Ya abi bir şey diyeyim mi? Bu oyunun başlığına ilk baktığımda “Tamam, kesin Johnny Depp çıkacak şimdi” dedim. Çünkü ismi öyle havalı ki, sanki Karayip Korsanları 9 geliyor. Ama yok, bu başka. Bu oyun başka bir seviye. Pirate Gold Deluxe… hem deluxe, hem korsan, hem altın. Yani içinde yok yok. Bi’ de bunun üstüne Slotter’dan oynuyorsan, olay bitmiştir.
İlk başta bir giriyorsun, şarkılar, deniz sesi, gemi direği gıcırtısı falan. Diyorsun “n’oluyo lan burada?” Sonra anlıyorsun ki sen artık bir korsansın. Ama öyle bıyıklı, tek gözlüklü, çirkin korsanlardan değil. VIP korsan. Kazanırsan altınları alıp kaçan, kaybedersen bile gülerek çıkan cinsinden.
Sandık Açıldı mı, Cüzdan Güler
Bu oyunun olayı şu: altın torbaları. Onlardan bir üçledin mi, hop! Gemiyle ganimete. Hele bir de bonus yakaladın mı, öyle çarpanlar falan geliyor ki, bir an durup düşünüyorsun: “Ben bu parayla Bodrum’da tekne mi alsam?”
Semboller desen tam film sahnesi gibi. Harita, pusula, korsan şapkası… ama bir de kadın korsan var ki, fena. Göz kırpıyor sanki, “gel hele az bi çevir” diyor. Sonra bir çeviriyorsun, big win geliyor.
O sırada gülümsemeyen oyuncu yok. Çünkü oyun seni kaptan gibi hissettiriyor. Ne diyelim, her spin bi dalga, her kazanç bi liman!
Slotter: Kaptan Köşkü Burada
Bak şimdi… Oyunun güzelliği başka, ama onu nerede oynadığın daha başka. Slotter sağ olsun, bu oyunu öyle güzel sunuyor ki… hani evde kahve içerken bile teknede gibi hissediyorsun.
İnternetin mi yavaş? Sorun yok. Slotter akar gibi çalışıyor. Kazandın mı paranı çekiyorsun, hem de beklemeden. Destek lazım mı? Adamlar zaten sana SMS atmadan önce çözmüş oluyor problemi. O yüzden korsanlık yapacaksan, adam gibi platformda yapacaksın. İşte o da Slotter.
Herkesin İçinde Bir Kaptan Uyur
Şimdi bak, hayat zaten sıkıntılı. Faturaydı, trafikti, patrondu derken darlanıyorsun. Ama Pirate Gold Deluxe gibi oyunlar var ki, bir an olsun seni o gerçeklikten koparıyor. Eğlendiriyor, umut veriyor. Ve kazandırıyor da ha!
Oyunun sonunda şöyle bir ekranı kapatıp arkana yaslanıyorsun. “İçimdeki korsan hâlâ canlıymış” diyorsun.
Ve bazen de işte, insanın en çok ihtiyacı olan şey… bu tatlı kaçış.